NASREDDİN HOCA FIKRALARI

KURTLAR VADİSİ
Nasrettin Hoca bir gün eşeğine binmiş kasabaya gidiyormuş. Yolda bir köylüye rastlamış. Selamlaşıp tanışmışlar. Köylü onun hiç sevmediği Nasrettin Hoca olduğunu anlayınca, kasaba o yanda değil bu yanda deyip, Hoca’yı bataklığa yönlendirmiş. Hoca olayı hemen anlamış. Köylü Akşehir’e gidiyorum deyince, Akşehir bu tarafta deyip, köylünün kurtlar vadisine gitmesini sağlamış.

-----------------------------------------------------

HOROZ DÖVÜŞÜ
Nasreddin Hoca’nın horoz dövüşlerine yeni merak sarmış bir arkadaşı varmış. Birlikte gidip pazardan dövüşken bir horoz aramaya başlamışlar. Derken  arkadaşı bir horoz beğenmiş. Satıcıya adı ne bunun diye sormuş. Satıcı adı Yiğit demiş. Arkadaşı horozu almış. Daha sonra yiğit hangi dövüşe girse dönüp kaçmış. Tabii ki rakibi de peşinde. Yiğit kaç dövüşe girdiyse hiç yakalanmamış. 
Arkadaşı  Hoca’ya:  “ Hoca ne iştir? Benim yiğit neden dövüşe girmeyip kaçıyor?” demiş. 
Hoca:  “ Bilmez misin Selami  yiğitliğin onda dokuzu kaçmaktır. Ne yapsaydı yani dövüşe girip de yara - bere içinde mi kalsaydı? Bak şuna hiçbir yerinde çizik bile yok. Hey maşallah! “ demiş. 

-----------------------------------------------

HAZIRLOPÇU
Nasreddin Hoca bir gün balık avına gitmiş. Dere kenarında bir ağacın altına oturmuş. Oltasını çıkarmış. Kancanın ucuna yanında getirdiği küçük beyaz kurtçuklardan birini takmış  suya fırlatmış. Başlamış beklemeye.
İki üç dakika geçmiş geçmemiş  büyükçe bir balık oltanın önünde peydah olmuş. Balık oltanın etrafında birkaç tur atmış ve yemi kancasından çıkarıp yemiş. Nasreddin Hoca bu işe çok şaşmış. 
Kancanın ucuna bir kurtçuk daha takmış. Balık aynı şekilde kurtçuğu yemiş  kancaya tutulmamış. Nasreddin Hoca balığa oyun oynamaya karar vermiş. Oltanın ucundaki kancanın ucuna biraz daha küçük bir kanca takmış  suya fırlatmış. Az sonra balık alışkın hareketlerle gelmiş  küçük kancayı kurtçuk zannedip ısırmış ve oltaya yakalanmış. Başlamış çırpınmaya. Nasreddin Hoca hemen oltayı sudan çıkarmış ve balığı tutmuş: 
“ Seni köftehor  bütün yemleri yedin bitirdin. İyi alışmıştın hazırlopçuluğa. Ben buraya doyunmaya gelmiştim  doyurmaya değil ” demiş ve balığı pişirip  afiyetle yemiş. 

--------------------------------------------------

TADI TUZU
Nasreddin Hoca’nın çocukluğunda annesi komşuya soğan istemeye gönderir. Nasreddin komşunun kapısına gelince içeriden gelen konuşmaları duyar. Kapıyı çaldığı anda konuşmalar kesilir. Biraz bekler  fakat kapıyı açan olmaz. İkinci defa daha kuvvetlice çalar. İçeriden kulağına gülüşme sesleri gelir. Bu duruma canı sıkılır. Evine döner. Annesine  komşu gezmeye gitmiş  der. Akşam yemeğinde soğansız  lezzetsiz çorbayı içerler. 
Aradan birkaç gün geçer. Nasreddin’in evde yalnız olduğu bir gün kapı çalınır. Nasreddin kapıyı açar. Gelen komşunun oğludur. 
Komşunun oğlu:  “ Arkadaşım nasılsın? Evde yemek pişiriyorlar. Aksilik bu ya tuz kalmamış. Tuz istemeye geldim “ demiş. 
Nasreddin:  “ Geçen günlerde size soğan istemeye gelmiştim. Kapıyı bile açmadınız. Üstelik  bir de gülüyordunuz. En çok da senin sesin duyuluyordu. Biz o akşam çorbaya sizin gülüşlerinizi doğradık. Pek lezzetli oldu. Şimdi sen benden tuz isteme. Tuzun yerine şu  kahkahaları yemeğe karıştırın. Tadı tuzu yerine gelir “ der ve hah hah ha diye güler. 

SON

Nasreddin Hoca Fıkraları  
Gönül Yayıncılık 
Sayfa: 101 - 126 
Yayın Yılı - 2019